''Onun pahasına bugüne kadar bütün yaşadıklarımı, çabalarımı silmek istediğim hayatta geri dönmek istediğim tek andan başlatmak istiyorum her şeyi. Orada o kararı vermemiş, verememiş olmanın pişmanlığını ömrüm boyunca yaşadım ben çünkü. Belki de, ve bütün olanlardan yıllar sonra içime bir yumruk gibi oturan ve bunu yazmama sebep olan şey, yaşadığım o ülkede bir doktorun gözlerimin içine baka baka bir başka dilde hayatimin sonlanmak üzere olduğunu söylemesiydi. Evet, yola çıkışımın sebebi doktorumun her günümü son günüm gibi yaşamamı istemesiydi benden. Tatile çık dedi bana o adam. Tatil, dünya turu, görmediğim yerleri görmek hiçbiri değil dünyayla vedalaşırken görmek istediğim en önemli hesabım (Sevim’i).
Hayatım boyunca hiç kimseyi sevmediğim kadar sevdiğim o kadını bulup ona sevdiğimi söylemekti. Ona o gün söyleyemediğim her şeyi içimde büyüyen o yumruğu anlatmaktı. Belki son anımda ona sarılmak. Şimdi kendimi buna hazırlıyorum, belki bu bile ertelemek. Ama artık bu son durak biliyorum. Hazır olacağım ve karşısına çıkacağım. Hayatım boyunca ona gitmeyişimin sebebi küçük garantilerimi kaybetmemek istememekti belki. Oysa o kararı verseydim ona daha önce sağlığımda gitseydim belki de bütün ömrümce çektiğimden çok daha az acı çekerdim.
Oysa hepsinin ötesindeki en büyük hatam kafamda bitirdiğim ve bir gün mutlaka söyleyeceğim dediğim şeyi ertelemekti. Ertelemek sanki yarınınızdan eminsiniz gibi verdiğiniz o karar. Kafanda bir şey varsa bugün yapmalısın. O gün yapmalıydım. Bildiğim bir şey var ki onu bulduğumda bir an bile ertelemeyeceğim.
Hep sonraya ertelemek... Hep bir sonrakine... Yarının ne getireceğini bilmeden... Bir daha bu duyguyu yaşayıp yaşayamayacağını bilmeden. Hangi sonraya? Sonra diye bir şey yok. Bu gün var belki yarın yok...
Onun için döndüm. Sırf ona sevdiğimi söyleyebilmek için. Aslında daha önce gelmeliydim buralara biliyorum ama hep başka bir gün dedim. O gün söyleyemediklerimi hep yarına bıraktım. Doktor son günün gibi yaşa dedi şimdi.
Ertelemek yüzünü bir daha görüp göremeyeceğini bilmeden...''
Hayatım boyunca hiç kimseyi sevmediğim kadar sevdiğim o kadını bulup ona sevdiğimi söylemekti. Ona o gün söyleyemediğim her şeyi içimde büyüyen o yumruğu anlatmaktı. Belki son anımda ona sarılmak. Şimdi kendimi buna hazırlıyorum, belki bu bile ertelemek. Ama artık bu son durak biliyorum. Hazır olacağım ve karşısına çıkacağım. Hayatım boyunca ona gitmeyişimin sebebi küçük garantilerimi kaybetmemek istememekti belki. Oysa o kararı verseydim ona daha önce sağlığımda gitseydim belki de bütün ömrümce çektiğimden çok daha az acı çekerdim.
Oysa hepsinin ötesindeki en büyük hatam kafamda bitirdiğim ve bir gün mutlaka söyleyeceğim dediğim şeyi ertelemekti. Ertelemek sanki yarınınızdan eminsiniz gibi verdiğiniz o karar. Kafanda bir şey varsa bugün yapmalısın. O gün yapmalıydım. Bildiğim bir şey var ki onu bulduğumda bir an bile ertelemeyeceğim.
Hep sonraya ertelemek... Hep bir sonrakine... Yarının ne getireceğini bilmeden... Bir daha bu duyguyu yaşayıp yaşayamayacağını bilmeden. Hangi sonraya? Sonra diye bir şey yok. Bu gün var belki yarın yok...
Onun için döndüm. Sırf ona sevdiğimi söyleyebilmek için. Aslında daha önce gelmeliydim buralara biliyorum ama hep başka bir gün dedim. O gün söyleyemediklerimi hep yarına bıraktım. Doktor son günün gibi yaşa dedi şimdi.
Ertelemek yüzünü bir daha görüp göremeyeceğini bilmeden...''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder